sayfayi hazirlayan kisi..Umarim bu sayfayi hazirlarken barazi asireti üyeleri bana yardimlarini esirgemezler simdididen her türlü yardima muhtacim lütfen yardimci olun barazi asireti üyeleri

24 Kasım 2007 Cumartesi

DIRENIS ÖLÜMÜNE KÜRDISTAN ve BASKAN APONUN ÖZGÜRLÜGÜ ICIN ÖLÜMÜNE DIRENIS

İhanet tarihi belki bize bir Hz. Ali ruhunu canlandırma imkanını vermedi; fakat direniş tarihi, binlerce yıl önce Demirci Kawa’nın tutuşturduğu, sönmeye yüz tutmuş ateşi canlandıran çağdaş Kawa’ların ateşini daha da gürleştirmeyi, yani insanlığı sarsmayı, insanlığı yeniden canlandırmayı bu gün bize emrediyor. Bizi buna duygularımız, ruhumuz emrediyor! Bizi buna tarih bilincimiz, bize hayvanlaşmayı reva gören düşmanlarımıza olan kinimiz, öfkemiz zorluyor. Bizi buna Başkan Apo’nun, insanlık ideolojisinin bizde yarattığı yaşam heyecanı zorluyor! Bizi buna, halkımızın, ezilen-ilerici insanlığın çağdaş moral önderliğine sahip çıkma, ulusal insani sorumluluk duygularımız zorluyor. Bizi buna dünya gericiliğine karşı kazanacağımız zafere olan inancımızın heyecanı zorluyor. Her şeye rağmen; bizi buna düşmanlarımızla bile herkesten daha çok barış içinde, birlikte kardeşçe, eşit ve özgürce, yani insanca yaşama özlem ve hasreti içinde olan tüm yaşamını bunu gerçekleştirme mücadelesine adıyarak ölümsüzleşen baş öğretmenimiz, baş eğitmenimiz, baş kumandanımız; yaşarken efsaneleşen, efsaneleşerek mit’leşen ulusal önderimiz Başkan Apo’nun bizde yaratmış olduğu moral, coşku, mücadele ve yaşam heyecanı, tutkusu zorluyor! Bizi buna, önderliğimizin şahsında en üst düzeyde yaşatılan Apocu ruhla bütünleşme tutkusu, aşkı zorluyor. Bizi buna tüm değerlerimizin bileşkesi olan Başkan Apo’ya bağlılığımız zorluyor’
“Ahmet Yıldırım ve Remzi Akkuş ( Tayhan ve Jéhat ) Yoldaşların Anısına Tayhan yoldaşın şahadeti ve eylemi onurlu bir yaşam yolunu açan bir eylemdir. Kendilerini yakma eylemleri büyük bir eylemdir. Kendilerini yakma eylemleri büyük bir kahramanlıktır. Bu kahramanlılarıyla partiye, şehitlere, önderliğe ve halka verdikleri sözü en görkemli biçimiyle tutmuşlardır. Her ne kadar kendilerini yakma eylemlerini tasvip etmesek de devrimin zorluklarını hafifletmek amacıyla arkadaşlarımızın attıkları bu adımı anlayışla karşılıyor, onların vasiyetlerini yerine getirmek zorunluluğunu an be an temel görevimiz olarak gördüğümüzü belirtiyoruz. Tayhan ve Jéhat yoldaşlarımız önderlik etrafında alevden bir savunma çemberi oluşturmakla kalmamış, onunla birlikte halkın ve devrimin zorluklarını hafifletmiş olsa bile özgürlük için mücadele veren bizlerin görev sorumluluklarını daha da ağırlaştırmıştır. Tayhan ve Jéhat arkadaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz, partimizin bu görev militanlarına bu vesileyle halkımızın özgürlüğüne olan bağlılığımızı bir kez daha dile getirerek Bağımsız Devletler Topluluğun’da yaşayan yurtsever halkımızı da bu eylemin ağırlığını hissederek gereklerini yerine getirmeye davet ediyorum.Selam ve saygılarımla”
Devlet çözüm mü istiyor tasfiye mi? PKK’yi bitireceğim iddiasıyla hareket eden Türk devleti yetkilileri, 1998 yılına gelindiğinde ne Türkiye sınırları dahilinde nede sınır ötesine düzenlediği operasyonlardan istediği sonucu alamadığını gördü. Kürt sorununun şiddet dayalı askeri yöntemlerle çözümünde ısrar eden ‘Şahinler’ kanadını zayıflatan bu durum, siyasal ve barışçıl yöntemlerle Kürt sorununun çözümünden yana olan ‘güvercinler’ kanadının elini güçlendirdi. Bundan cesaret alan bazı kesimler, 1993 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başlattığı, uzlaşmaya dayalı çözüm arayışlarına yeniden girdiler.
Bitirme politikası sonuçsuz
PKK gerillalarının 1997 yılında Karadeniz, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerine yayılmaları, hatta bazı gerilla birimlerinin İzmir yakınlarında görüldüğü bilgilerinin gelmesi ‘Kürt sorununu bitireceğiz’ iddiasıyla 1994 yılında başlatılan topyekün savaş kararının sonuç almadığını ortaya çıkarıyordu. Kürt Özgürlük Hareketinin bitirilmesinin tam tersine gerilla güçleri bu dönemde Kuzey Kürdistan’da eylemliliklerini arttırırken, Gare ve Soran bölgeleri başta olmak üzere Güney Kürdistan’ın da derinliklerine kadar ulaşmışlardı. Askeri alanda bu gelişmelerin yaşandığı dönemde PKK’nin Avrupa sorumlusu olarak diplomatik çalışmalar yürüten KKK yürütme Konseyi Üyesi Şahin Cilo, siyasal ve diplomatik alana ilişkin olarak şunları anlatıyor; “Siyasal ve diplomatik çalışmalarda Türk devleti, bizim birçok kurumumuzu kapatmaya çalışmasına rağmen, kapatamadı. Bu Türk devletinin başarısızlığını, bizimde başarımızı gösteriyordu. Siyasal çalışmalarımız bu diplomatik çalışmalar sayesinde daha fazla güçlendi. Türk devletinin ‘94-‘95 yıllarında yürüttüğü konseptin başarıya ulaşmadığı sonucu ortaya çıkmıştı. Bunun önünü almak için Türk devleti yeni girişimlere başladı. Bu dönemde devletin birçok kurumundan uzlaşabileceğimize dair mesajlar gönderildi.”